Prostat kanseri genç erkeklerde de artıyor

Erkek sağlığı sorunlarına dikkat çekilen ‘Movember Farkındalık Ayı’ kapsamında mercek altına alınan prostat kanseri, her 8 erkekten birini etkiliyor… Genellikle sessiz ilerleyen bu hastalığa karşı, düzenli tarama yaptırmak ve erken teşhis ise hayat kurtarıyor…

Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nuri Karadurmuş, Türk Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Karabulut ve Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün, Astellas Türkiye’nin desteğiyle hayata geçirilen prostat kanseri farkındalık toplantısında, bu konudaki tabuların bir an önce yıkılması gerektiğini vurgulanayıp, hayati bilgiler paylaştı…

Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu Akgün

Toplumda daha çok konuşulmalı

Erkeklerin prostat taramasına katılımını engelleyen en büyük nedenler; utanç, mahremiyet endişesi, muayeneyi ‘erkekliğe tehdit’ olarak algılama, ağrı ve cinsel fonksiyonlarını kaybetme korkusudur. Tüm bu faktörler ise, doktora başvuruyu geciktirerek, hastalığın daha ileri bir evrede yakalanmasına yol açıyor. Bu tabuları kırmak için prostat kanserinin toplumda daha çok konuşulması, medyada, uzmanlar ve STK’lar aracılığıyla doğru mesajların verilmesi gerekiyor.

Kadınlar eşlerini kontrole götürmeli

Prostat kanserinin erken teşhis edilebilen bir hastalık olduğunu vugulayan Dr. Belma Kurdoğlu Akgün, bu yüzden farkındalık çalışmalarının büyük önem taşıdığını belirterek, şöyle konuştu:
Derneğimize başvuran prostat kanseri hastalarının sayısı yok denecek kadar az. Prostat muayenesi maalesef Türkiye’de hâlâ bir tabu. Araştırmalar, erkeklerin kadınlara kıyasla önleyici sağlık hizmetlerini kullanma ve semptomları ciddiye almada daha isteksiz olduğunu gösteriyor.
Erkeklerdeki idrar sorunları, sık tuvalete çıkma gibi belirtileri ilk fark eden, randevu almayı teşvik eden, doktora gitme konusundaki erteleme davranışını kıran ve tarama sürecinde psikolojik destek sağlayan da çoğunlukla kadınlar oluyor. Kadınların bu ‘teşvik edici’ rolü olmadan, teşhisler gecikebiliyor. Bu nedenle kadınlarımıza da prostat kanserinin belirtilerini anlatıyor, eşlerini yılda bir kez kontrole yönlendirmelerini istiyoruz.

Tedavide büyük gelişmeler var

Prof. Dr. Bülent Karabulut, prostat kanseri tedavisinde cerrahi, radyoterapi, ilaç ve nükleer tıp uygulamaları sayesinde son 15 yılda büyük gelişmeler kaydedildiğini belirtti. Karabulut, tedavi yollarıyla ilgili şu bilgileri verdi: Robotik cerrahi komplikasyon ve yan etkileri azaltarak hastaların hastanede kalış sürelerini kısalttı, gelişen radyoterapi teknikleri ise tedavi başarısını artırdı, yan etkileri azalttı. Moleküler onkoloji alanındaki ilerlemeler sayesinde de genetik değişikliklere yönelik hedef ilaçlar, moleküler tedaviler ve immünoterapiler tedavide giderek daha fazla yer buluyor.

Kronik hastalık hedefine yakınız

Prostat kanseri, uzun soluklu bir tedavi süreci gerektirir. Yeni nesil ilaçlarla, eski tedavilere kıyasla 3–4 kat daha fazla tümör yanıtı, daha uzun yaşam süresi ve daha yüksek hastalıktan kurtulma oranı elde ediliyor. Bu oranlar bizi, prostat kanserini kronik bir hastalık haline getirme hedefimize daha çok yaklaştırdı.

Cinsel yaşam etkileniyor

Prostat kanseri geçmişte genellikle 70 yaş üzeri hastalarda görülen ve cinsel aktivitenin çok konuşulmadığı bir hastalık durumundaydı. Günümüzde ise bireyler daha erken yaşlarda tanı alıyor. Tedaviye bağlı cinsel isteksizlik, önemli bir kişisel sorun olmanın ötesinde aileleri de ilgilendiren, psikolojik travmalara neden olan bir mesele olmaya başladı. Bu nedenle özellikle genç yaştaki hastaların tedavi süreçlerinde bunu göz ardı etmemek gerekiyor. Bu gibi durumları tolere edilebilir hâle getirecek yöntemler geliştirmek adına psikologlar, psikiyatri uzmanlarımız ve ürologlarla birlikte çalışıyoruz.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 25 bin erkeğe kanser teşhisi konuluyor

Prostat kanserinin hem Dünya’da hem de ülkemizde ikinci en sık görülen kanser türü olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Nuri Karadurmuş ‘’Hastalık her 8 erkekten birini etkiliyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 25 bin erkeğe prostat kanseri tanısı konuluyor’’ dedi.

Yaşlı hastalığı değil!

Karadurmuş, tüm kanserlerde olduğu gibi prostatta da yaklaşık yüzde 30 oranında hiç şikayet oluşmadığını belirterek, şu bilgileri paylaştı: Prostat kanseri son derece sinsi seyrediyor. 3 hastadan birinde hiçbir belirti görülmeden tanı konuluyor… Hastalığın yaşla beraber görülme sıklığı artıyor. 70 yaşından sonra ne yazık ki erkeklerde birinci sıraya oturuyor. Ancak 40- 45 yaşında bile vaka görebiliyoruz. Bu nedenle 40 yaşından itibaren erkeklerin yılda bir ürolojik muayeneye gitmesini öneriyoruz.

Ailede varsa risk 2-5 kat artıyor

Prostat kanserinde aile öyküsü çok önemli. Eğer kişinin babasında kanser öyküsü varsa risk 2 kat, kardeşinde varsa 3 kat artıyor. Hem babada hem de erkek kardeşte varsa toplumun geneline göre risk 5 kat artıyor.

Bu belirtiler ciddiye alınmalı

Ürolojik muayenenin başlaması gereken yaş prostat için 50’dir. İdrar yapma güçlüğü ve sık idrara çıkma, bel–sırt ağrısı gibi klinik bulgular varsa vakit kaybetmeden doktora başvurulmalıdır.

Ürolojik muayeneyle birlikte özellikle 50–70 yaş arasındakilerin yılda bir kez PSA testini (Prostat Spesifik Antijen) yaptırması gerekir.